MESLEKSİZ GENÇLİK
29/05/2017
“Devlet alamayacaksa bu “üniversiteli” milyonları memuriyet kadrolarına, ne olacak?
Ne yapacak bu milyonlar?
Hepsi “mesleksiz.”
Evet mesleksiz…
Kamuya giremeyeceklerse eğer, yapacakları bir işleri yok.
Ne yapacaklar?
Hangi işi?
Hangi üretimi?
Ne üretip, ne satacaklar?”
Böyle yazmıştım geçen haftaki yazımda.
Ve devam edeceğimi söylemiştim.
***
Hayat kalitemiz, “ürettiğimizin” değeri ile orantılıdır.
Ürettiğimiz ürünün/malın ve hizmetin değeri ve kalitesi ile…
Başkalarının hayatına ne kadar girebildiğimizle ilgilidir marka değerimiz…
Ötekinin hayatına tesirimizle orantılı…
Bunu yapabilmek, bedel ödemekle mümkün…
Çilesini çekmekle…
Yani üretmekle…
Hem de en iyisini…
En kalitelisini…
Küresel ölçekte marka yaratmakla.
Markalaşmakla yani
***
“Türk Malı” dayanıksız olandı!.. kalitesiz… çabuk bozulan…
Avrupa patentli olmalıydı aldıklarımız.
Ya da Japon…
İyi olanı, kaliteli olanı “yapamayan”dık!
Aslında kendimizden kaçıştı bu.
Kendi ürettiklerimizden kaçış…
***
Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği 12-13 bin civarında imiş.(*)
12-13 bin çeşit meslek.
Ve hepsinin de eğitimi-öğretimi yapılıyor gelişmiş ülkelerde.
Yani okullarda…
O nedenle İtalyanlar pizzayı tüm dünyaya tanıtıp yedirebildiler…
Amerikalılar da hamburgeri…
“Coca Cola”yı…”
Ama biz, “çiğköfteyi” ya da “lahmacun”u dünya markası yapamadık...
Ve daha nice yerel ürünlerimizi markalaştıramadık..
“Türk Kahvesi”ni değil “Nescafe”yi tüketiyoruz!..
***
Batılıların yarattığı bu markaların gerisinde hiç kuşkusuz.eğitim var.
Yani “meslek eğitimi.”
Ciddi anlamda ve bilim temelli…
***
Bizde ise maalesef meslek eğitimi, adeta eğitim-öğretim sistemimizin “işe yaramaz çıktıları”na kaldı!
Hiçbir “seçkin lise”ye gidemeyenlerin okuludur meslek liseleri!..
Ona da meslek eğitimi denirse!..
Meslek erbabı/esnaf, çırak bulamamaktan yakınıyor.
Zira kimsenin bir meslek edinme derdi yok.
Sürekli üniversite açıyoruz.
2016-2017 öğretim yılında üniversitelerimizdeki öğrenci sayısı 7 milyon 198 bin 987(*)
Her yıl yaklaşık 1-1,5 milyon üniversite mezunu veriyoruz ve hemen hepsi daha okulu bitirir bitirmez KPSS’ye hazırlanmaya başlıyor.
Onca yıl okumaları yetmiyormuş gibi tekrar sınavla “seçiliyorlar!”
Bazen o da yetmiyor “mülakat” diye bir “garabet” çıkıyor karşılarına...
***
Bu bir paradoks!
Bir mesleğiniz olmadı mı, kendi becerinizi, yeteneğinizi üretime dönüştüremediniz mi siyasetin/iktidarın/devletin gözünü gözlemek zorundasınız.
Zira bu kendi tercihimiz.
Çocuğunun meslek lisesine gitmesini öneren rehberlik öğretmeni arkadaşımıza velin verdiği cevap bu paradoksun anahtar cümlesi:
“Benim çocuğum geri zekâlı mı ki meslek lisesine gitsin?”
Devam edeceğim inşallah.
(*) Abbas GÜÇLÜ-Milliyet
Bu yazı
10 ay önce yazılmış
Yorum Yaz
Zekai GÖRGÜLÜ Diğer Yazıları